Temiz suya düşen çamur, damla bile olsa, suyu kirletir.
Onlarca doğru arasında sahte tek delil bile bir kovuşturmayı
nesnedsiz hale getirir. Anlamsız dosya birleştirmeleri, içi boş
delliller, garip tanıklar, sistematik sanık hakkı ihlalleri
kovuşturmaları taşınmaz kılar.
Ergenekon dosyası böyle “tasnif” oldu.
Oysa, bu dava esası itibariyle, 2003-2004 darbe girişimlerini
yargılayan, bu dönemin, belki siyasi tarihimizin en önemli
davasıydı.
Gülen cemaati marifetiyle kirletildi ve kapandı.
Kimi isimler ve durumlar dışında, bugün sözünü ettiğimiz, aklama
değil, karartmadır ve bunun açık fail ve sorumlusu Gülen
cemaatidir. Ne gariptir ki dün Ergenekon'a efsane diyenler ile
Ergenekon'u iktidara gelme aracı kılanlar arasında bir kesişme
yaşanmıştır.
Usulüne göre yapılmayan, içinde farklı iktidar kavgalarını
barındıran, devletin içinde farklı bir merkeze dayanan hiyerarşiler
üreten, yeni hukuk ve hak ihlallerine yol açan “temizlik süreçleri”
yan yollara saparak hukuk, meşruiyet ve inandırıcılık sorunları
üretirler. Ergenekon davasında gelinen nokta siyasi niyetlere set
çekmiş, istismar edilen mağdur sanıkları temize çıkarmıştır. Bu
sevindiricidir.