Ülkenin bir çok açıdan kritik günlerden geçtiğine şüphe yok. Bir
yandan demokratik düzen kilitlenen çözüm süreci, patlayan şiddet
eylemleriyle tehdit altında bulunurken, öte yandan ülke hükümet
istikrarı açısından sorunlarla karşı karşıya.
Bu iki konu birbirine bağlı yönler taşıyor. Terör eylemlerinin,
şiddetin önünü almak sadece güvenlik önlemleriyle mümkün olmadığına
göre, asıl ve ana tedbir Kürt meselesini tekrar siyasi alana
çekmek. Çözüm sürecinin restorasyonu ya da benzer başka bir sürecin
başlaması şüphe yok ki, seçim baskısından bir an önce kurtulmayı ve
ülkenin hükümet belirsizliğini hızla çözmesini gerektiriyor.
AK Parti-CHP anlaşamazsa, Türkiye seçimlere gitmek zorunda kalacak.
Kürt meselesi gibi risk almak ve adım atmak gereken acil sorunlar
açısından zaman kaybedecek.
Kaldı ki, seçimler sonrası aynı siyasi tabloyla karşı karşıya
kalınma ihtimali yüksek. En azından son kamuoyu yoklamaları yeni
seçimle AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesinin çok kolay
olmadığını gösteriyor. HDP'nin yüzde 10 barajının altına inme şansı
az, AK Parti'nin ise yüzde 45'in üzerine çıkma imkanı yüksek
değil.