Kılıçdaroğlu'nun dün ilginç bir açıklaması oldu. “Çoğunluğu,
yüzde 60'la muhalefet oluşturuyor. Hükümet kurma görevi onlara
verilmelidir…” diyordu. Meclis'in dengeleri değiştiğine göre CHP
lideri belli ki muhalefet-iktidar ayrımını, yüzde 60 yüzde 40
bölüştürmesini biraz keyfi yapıyor.
Seçim sonrası ana gerilim ekseninin AK Parti ile diğer partiler
bloğu arasında olacağını varsaymak pek gerçekçi değildir. Ya da
şöyle söyleyelim: HDP-MHP-CHP arasında ilkesel ve siyasi bağlar
oluşabileceğini, bu bağları AK Parti karşıtlığının kurabileceğini
varsaymak, AK Parti'yi iktidardan uzaklaştırmayı ülkenin tek ve ana
sorunu ilan etmek, bunu Kürt meselesi başta olmak üzere pek çok
konunun önüne geçirmek en azından sübjektif, egosentrik bir siyasi
okuma ve beklentidir.
Elbette siyasi partiler kendi aralarında konuşup anlaşırlarsa, bunu
deklare ederlerse, böyle bir kapı açılır. Ancak keskin haritalar
çizmeden önce böyle bir noktaya gelmek gerekir. Örneğin
Kılıçdaroğlu'nun kategorik olarak reddettiği Cumhurbaşkanı'yla
istişare önerisini kabul etmesi gerekir.