Her yıl 15 Eylül'de (16'sında yayınlanıyor) aynı konuyu yazarım.
Bir ödülü, Hrant Dink ödülünü...
Aslında, 15 Eylül, burnumda tüten sevgili arkadaşım Hrant Dink'in
doğum günü.
Onun vurulduğu yıl, anısına bir uluslararası bir ödülü tesis etmeye
ve bunu her yıl onun doğum gününde vermeye karar vermiştik. O gün
bugün ödül komitesini yönetiyorum. Kuruculuk işi bitti ve ben de bu
yıl, bayrağı artık başkasına devredeceğim.
Ülke zor günler geçiriyor.
Sadece çatışma, eylemler, operasyonlar ve ölümlerden söz
etmiyorum.
Zihinler bile taraflaşmış, çatışmanın aracı, malzemesi, hatta
parçası olmuş durumda.
Öfkenin, eylemin, silahın haklı-haksız olarak tasnif edildiği bu
ortamı bu ülke hiç hak etmiyor.
Dink ödülünün veriliş ilkelerini bu köşede pek çok kez
yazmışımdır.
Bu ödül, ülke içinden ve ülke dışından iki ayrı kişiye,
ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil
bir dünya için çalıştıkları, bu idealler uğruna bireysel risk alıp,
ezber bozdukları, barışın dilini kullandıkları, bunları yaparken,
mücadeleye devam yolunda ilham ve umut yaydıkları için
veriliyor.