Yazımı dün şu cümlerle bitirdim:
“Çözüm süreci gerek Kürt hareketi, gerek reaktif olmayan Türk
kamuoyu, gerekse AK Parti açısından belirli “dem”e noktasına, geri
döndürülemeyecek, bu noktada siyasi iradeleri dahi aşan, daha
doğrusu kuşatan bir evrededir.
Süreçle ilgili konjonktürel baskılar, yaşanan ve bundan sonra
yaşanacak iniş çıkışlar bu gerçeği ortadan kaldırmaz. Zira çözüm
sürecinin alternafi olan siyasi tabloyu AK Parti de Kürt hareketi
de siyasi açıdan taşıyamaz. Ortaya çıkacak bedel son derece ağır
olur…”
Bunun anlamı nedir?
Ağır bedel hiç şüphe yok ki şiddet ve çatışmadır. Kitleler ve
devletin karşı karşıya gelmesidir. Güvenlik ortamı ve kurumlarının
öne çıkmasıdır. Türkiye'nin Ortadoğu kaosuna yaklaşmasıdır.
Elbet bu, yaşanabilecek en ağır senaryodur.
Ancak unutmamak gerekir ki Türkiye en azından Kobani olaylarıyla
bunun bir tür provasını yaşamıştır.
Bu prova, belki, gerek devletin gerek Kürt hareketinin kayıp
hesaplarını daha iyi yapmasına yol açmış ve süreci biraz daha
sağlamlaştırmıştır. Ancak unutmamak gerekir ki, bunun tam tersi
sapmalar da bu tür büyük etnik-siyasi çatışmalarda yaşanmıştır ve
Türkiye'de de her zaman yaşanabilir.