Bogota
Bizi Kolombiya'ya götüren, bu ülkenin yıllardır süren, ağır,
yüzbinlerin hayatına mal olan, kaos ve şiddeti sıradanlaştıran bir
çatışma yaşaması... Ve 60 yıllık bu çatışmayı sonlandırmak için
başlatılmış çözüm süreci...
Bir ülkenin kültürel ve ekonomik zemini, tarihsel öyküsünü bilmeden
oraya dair bir çatışmayı anlamak zordur. Kolombiya bu zorluğun
yüksek olduğu ülkelerden birisi...
İlk temasta göze çarpan üç özelliği var Kolombiya'nın.
İlki derin ülkeye sinmiş bir şiddet ve korku kültürü...
İkincisi dünyanın gelir dağılımı en bozuk ülkelerinden birisi
olması...
Üçüncüsü uyuşturucunun (ekimi, üretimi, mafyasıyla) ülke hayatında,
ekonomisinde, siyasi şiddette, finanse ederek çatışma sürecinde
hayati bir rol oynaması...
Heyet olarak bizi yemeğe davet eden Türkiye'nin zarif Kolombiya
Büyükelçisi Engin Yürür, “bu ülkede terörden etkilenmemiş insan
yok, sokağa korku sinmiş durumda, 6-7'den sonra başkentte bile hala
herkes evine çekiliyor” diyordu verdiği brifingte.
Ülkenin Kolombiya adıyla siyasi sahneye çıkması 1830 yılında. O
tarihten bugüne geçen 185 yıl içinde iç savaşın, şiddetin hüküm
sürmediği tek blok barış periyodu sadece 30 yıl.
1840'larda başlayan kanlı çatışmalar onlarca yıl sürüyor 1899-1903
arasında iç savaşta ölü sayısı yüzbinlerle anılıyor. 1948 “la
violencia” dönemi olarak anılan ve 1958'e dek devam eden iç savaşta
300 bin kişi hayatını kaybediyor. 1948'de iç savaşın ilk günü
başkent Bogota'da bir gecede 5 bin kişi katlediliyor. 1960'larda
sol grupların, gerillaların ortaya çıkmasıyla başlayan ve hala
süren çatışma ise 200.000 kişinin ölümüne yol açmış durumda,
kayıtlı mağdur sayısı 7 milyon. Göç etmek zorunda kalan sayısı 5
milyon. Kaçırılan insan 24.000. Zorla kayıp 36.000 kişi...