Sultanahmet meydanında dün terör yine 10 can aldı. Kör ölümün,
kör şiddetin, IŞİD belasının en çok vurduğu ülkelerden birisi
Türkiye. Suruç, Ankara, İstanbul derken 6 ay içinde sayısı 200'e
yaklaşan kurban verildi IŞİD saldırılarında.
“IŞİD ile siyasi iktidar işbirliği yapıyor” tarzı, yıpratma hedefli
stratejik ahlak dışı kampanyalara, “siyasi iktidar takıntılı” kimi
kalemlerin az zeki tutumlarına rağmen, Türk toplumu
soğukkanlılığını korumayı bildi, biliyor.
IŞİD terörü Türkiye'ye ülke dışı bir dalgayla geliyor. Bir süre
sonra bu “dış kaynak” şu veya bu şekilde boğulacaktır.
Ancak terörün diğerini bu topraklar üretiyor. Diğer ifadeyle bu
topraklarda bu şiddetin uzandığı sosyolojik ve politik bir yatak
var.
O zaman yatağın denetimi, yeniden yapılandırılması bu şiddete,
teröre son vermenin ana yoludur. Bu bela, ölmek ve öldürmekle dün
sona ermedi, yarın da sona ermeyecektir. Bugün çözüm yerine
geçirilen, öyle aktarılan ve hedeflenen askeri alan hakimiyeti veya
bir alanın asayiş yöntemleri ve birimleriyle denetimi, bu şiddetin
farklı bir düzeyini ifade etmekten öte bir şey değildir.
Evet, çözüm ve siyaset, bu ara revaçta olan kavramlar değil.