Türkiye”deki “ulus oluşumu”nun temelinde, 1830”larda başlayan, kökü daha eskiye Osmanlı'nın ilk toprak kayıplarına giden ve biteviye Anadolu'ya doğru akan yaklaşık 150 yıllık bir Müslüman göçü yatar.
Türlü travmalar içeren bu durum, tarihsel ve toplumsal açıdan ciddi izler bırakmıştır. Kaybedilmiş mallar, verilmiş canlar, buna karşılık gelinen yeni topraklarda gasp edilmiş mallar, alınmış canlar, bu çerçevede yaşanan çatışmalar üstüne oturan bu sürecin, kimlik kurucu bir yönü bulunmaktadır.
Bu açıdan baktığımızda Türk kimliğinin kimi maddi ve değersel unsurlarıyla güvenlik fikri, kuvvetli bir öteki duygusu, mal değişimi üzerine kurulu servet ve servet birikimi arasında yakın ilişkiler bulunur.
Bu üçlü bir arada, kayıtları silmek, “kazanımı” korumakla ilgili genel bir “endişe ve arayış” halini ifade ederler.