AK Parti'nin seçimlerde yüzde 43-44 civarında bir oy alacağı,
tek başına iktidar şansının yüksek olduğu çok kişinin ortak
tahminiydi.
Bu karşın, böyle bir patlama, böyle bir geri dönüş
beklenmiyordu.
Bundan 4 ay önce yüzde 9 oy kaybetmiş bir siyasi partinin, 4 ay
sonra o oyları sökerek geri alması her koşulda çarpıcıdır.
Nasıl oldu bu?
Son iki seçimi birlikte ele alarak düşünelim.
Hemen her zaman AK Parti'nin üç temel özelliğinden söz ederim.
İlk özellik bu partinin sosyolojik gücüdür. Daha doğrusu temsil
ettiği dışlanmış kitleleri, ayrıcalıklı kitlelerle eşitleyerek,
haklarını teslim ederek, özgüvenlerini yükselterek izlediği
“sosyolojik eşitlenme politikaları”dır. Bu politikaların
“demokratik” nitelik taşıdığına ve demokrasinin bu damarının bu
topraklar için en kritik kanal olduğuna hiç şüphe yoktur.
İkinci özellik, AK Parti'nin dayanışmacı politikaları, liberal
siyaseti ve ekonomik büyümeyi kombine ederek sağladığı ekonomik
başarıdır. Gerek orta sınıfın büyümesi gerek yükselen hizmet
çıtası, kamu hizmeti tüketiminde, kamusal imkan paylaşımında bozuk
dengeleri törpüleyen bir başka “eşitleme politikası” olmuştur.