Tuğrul Türkeş dün ilginç ve önemli bir basın toplantısı
yaptı.
Geçici bakanlar kurulunda yer almayı kabul etmesi üzerine partisi
MHP tarafından ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilen
Türkeş, kendisine yönelik eleştirilere kesin ve keskin yanıtlar
verirken, oklarını hem MHP'nin, hem ülkedeki hakim siyaset
anlayışına yöneltiyordu.
Bu tür bireysel seslerin pek az çıktığı bir siyasi dünyamız,
bireysel siyasi davranışların pek az görüldüğü bir siyasi arenamız
var.
Türkeş'in sesini o açıdan köşemize de taşımamızda yarar var.
Türkeş, hükümet üyesi olma görevini anayasal bir sorumluluk olarak
tanımlıyordu. Bu sorumluluğu yerine getirmesini eleştiren MHP
yönetimine ise bu konuda “siyasi parti”yi değil,
“partili”yi sorumlu kılan anayasa hükmünü
hatırlatarak, partiliyi bağlayacak parti grup kararı almanın bu
hükümle uyumlu olmadığını ima ediyor ve şunları söylüyordu:
“Anayasayı okumadan, anayasayı bilmeden ülke yönetmeye
talip olmak kabul edilmez bir iştir...”
Tuğrul Türkeş'in bu bireysel davranışının, MHP'lilik fikri
üzerinden sürdürülmesi de en azından şu aşamada kendi başına önemli
görünüyor.