20 bin tutuklu, idari takdirle memuriyetten men edilmiş 60 bin
memur, açığa alınmış 100 bin kamu görevlisi, tasfiye edilen
yüzlerce şirket ve el konan servet…
Bu rakamlar bir ülkede, askeri darbe, gizli örgüt bir nedene bağlı
olarak, gerçek suçlu sayısına işaret ediyorsa karşınızda demokrasi
açısından büyük bir bela vardır.
Bu rakamlar, aynı gerekçelerle yaşı-kuruyu, suçluyu-suçsuzu bir
araya getirip, çok amaçlı bir tasfiye arayışına işaret ediyorsa, bu
kez, demokratik düzeniniz başka ve katmerli büyük bir belayla karşı
karşıya demektir..
Bu, ikili bir tuzak halidir.
Bunlar Türkiye'nin rakamları ve son iki ay içinde ortaya
çıktılar…
Adli takibata uğrayan insan sayısının işaret ettiği bu tablo,
muhtemelen darbe girişimi ötesi bir duruma işaret ediyor.
Bu istikamette pek çok şüphe ve kanıt var. Muhalif yazar, aydın,
akademisyenler, kitlesel olarak açığa alınan Kürt öğretmenler,
kendi başına bir gösterge. Başbakan'ın valilere, “şekil şartına
uyarsak iş yapamayız, hata yapmaktan korkmayın” telkini başka bir
işaret.
Diyelim ki, iş öyle değil, bu rakamlarda hata payı ve haksızlık pek
az…
Tuzak orada, yine sizi bekler.
Zira bir hukuk devleti olma iddiasındaki bir siyasal düzende,