Mecliste dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin ilk tur
oylama sonuçlandı. CHP'li milletvekilleri Cuma günü yapılacak
ikinci turda aynı tutumu alırlarsa, ufukta temel hak ve
özgürlüklere ilişkin bir referandum görünüyor. Tersi olur bu
milletvekillerinin bir kısmı parti merkezinin onayladığı siyasi
bloğa katılırsa, anayasa değişikliği meclisten geçecek ve
dokunulmazlıklar kalkmış olacak.
Bu ihtimallerin hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin Türkiye'nin Cuma
gününden itibaren yeni bir tartışmaya gireceği kesin. Bu
tartışmanın demokrasinin ahvali, Kürt meselesinin seyri, bu mesele
etrafındaki çatışmaların istikameti gibi pek çok meseleye gönderme
yaptığı açık.
Ancak bir de gelinen bu noktanın arka planı var.
Nedir o arka plan?
Birinin umut ettiği ötekinde endişe yaratıyorsa, umut ve endişe
karşıya gelirse “çatışma iklimi ve gerginlik” kaçınılmaz olur.
Güneydoğu nasıl kanıyor görüyoruz. Terör, şiddet, çatışma ve
ölümlerin, ardı arkası kesilmiyor.
Temmuz ayında başlayan bu yeni şiddet dalgasını Kandil'in
politikası ve tercihleri başlattı.
Bu tercihi ise Suriye'deki denge değişiklikleri besledi. Nitekim
iki gelişme, Suriye'nin Kuzey'inde PYD'nin alan kazanması ve
uluslararası düzeyde destek bulması, Kürt hareketinin özerk bir
bölge oluşturma ihtimalini kuvvetlendirdi. Kürt hareketinin
stratejisinde de adım adım bu oranda ve buna uygun değişiklikler
ortaya çıktı.
PKK-PYD, bir yandan, Suriye'nin Kuzey hattında, Türkiye sınırı
boyunca koridor oluşturma, bu bölgedeki etnik ve kültürel
farklılıkları eritme politikalarına yöneldi. Öte yandan Türkiye'de
Kürt sorununun çözümü ile Suriye'nin Kuzey'indeki bu modeli iç içe
sokma, birleştirme eğilimini benimsedi. Çözüm süreci gibi siyaset
araçlarını ise bu yeni politikayı meşrulaştıracak lojistik destek
unsurları olarak tanımlanmaya başladı. Örgüt tarafından sorumluluk
hükümetin sırtına yüklenmeye çalışılsa da, bu, bir savaş
kararıydı.