Açık toplumların pusulası özgürlüktür, özgürlük fikridir.
İstikamet “açık düzen”se hiçbir gerekçe, hiçbir gelişme, hiçbir
doğrulama özgürlükten geri düşmeye vesile olamaz.
Türkiye'nin bu açıdan bir geçiş döneminde olduğu söylenebilir.
Geçiş dönemini simgeleyen, bir regülasyon aracı olarak özgürlük
kavramına gönderme yapan bir kaç kritik meselemiz var.
Kürt sorunu, Taner Akçam'ın ifadesiyle “Kürt reformu” meselesi
bunların başında geliyor.
Bugün ülkeyi kuşatan eylemler, şiddet, operasyonlar, bunun
etrafında dolaşan siyasi tutumlar, söylemler aslında bu konuda
yaşanan tıkanıklığın bildik sonuçları. Rejimin rengini,
demokrasinin dozunu, toplumun dengesini belirleyecek güçteki bu
meselede, birlikte yaşam imkanları aramak ile siyasal ve toplumsal
olarak yırtılmak, açık toplum olmak ile otoriter bir doku
oluşturmak arasında bir noktada duruyor, ikisi arasında gidip
geliyoruz.
Bir başka geçiş dönemi sıkıntımız siyaset ve devlet alanı
yapılanmasıyla ilgili.
Vesayet düzeninde devletin, siyasi ve toplumsal alanı uydusu
kıldığı yıllar yaşadık. Gün geldi, 2000'lerle birlikte siyaset
alanı özerkliğe kavuştu, devlet tahakkümünden kurtuldu.