Bir süre önce tahliye kararları veren hakimlerle, onları tutuklayan meslektaşları arasında bir tercih yapmak “doğru ve akıllı” bir iş olabilir mi?
Bu tür konularda taraf alan “analizler”, yargının siyasallaşmasının faturasını niyetlere ve tek faktöre çıkaran “okumalar” anlamlı olabilir mi?
Türkiye ilkeler ülkesi değildir. Dolayısıyla anlaşılması her zaman kolay olan bir ülke hiç değildir. Bu ülkede tavır almak anlamaya çalışmaktan daha az zahmetlidir.
Şöyle söyleyelim:
Önünüzdeki iki şık da yanlışsa ya da doğrular içinde yanlışlar, yanlışlar içinde doğrular bulanan durumlar varsa ne yapacaksınız?
Kamuoyundan beklenen siyasi meşrebine göre bunlardan birisine inanması, onu doğru, diğeri yanlış ve yanlı bulmasıdır…
Nitekim Balyoz davasında ilk kararı alan mahkeme de Türk Adliye sisteminin bir parçası, son kararı alan da…
Birbirine tümüyle zıt iki karar, iki gerekçe ve elbet iki büyük hukuki ve siyasi sonuç…
Bugün bir kesim son Balyoz kararıyla adaletin yerini bulduğuna inanırken, diğer bir kesim darbecilerin tahliye edildiğini düşünüyor.