Sıcak siyasette dar alanda mücadele evresi başladı.
Seçimlere nasıl bir hükümetle gidileceği, seçim kampanyasının dinamikleri ve seçimler-sonuçları önümüzdeki aşamanın kritik virajlarını oluşturacak.
Şüphe yok, ilk tartışma Davutoğlu'nun hükümet kurma görevini iade edip etmemesiyle başlayacak.
Başbakan bu konudaki eğilimini önceki gün açıkladı. Hükümet kurma faaliyetlerinde henüz tüm yolların tüketilmediğini ima eden, parlamentonun inisiyatifi çerçevesinde erken seçim hükümeti ve kararı için görüşmelerini sürdüreceğini söyleyen Davutoğlu'nun bu tavrı bir yanda… Aynı gün böyle bir davranışın yetki gaspı olacağını, Davutoğlu'nu hükümet kurma görevini iade etmeye davet eden Kılıçdaroğlu tavrı öte yanda, bu ilk tartışmanın niteliğine şimdiden işaret etti…
Meselenin, siyasi partilerin sadece teknik görüş farklılıklarından oluşmadığı açık. Söz konusu olan aynı zamanda seçimlere doğru, alan hakimiyeti arayışlarıdır.
Seçimler sonrası tek başına iktidar olma ihtimalini yüksek gören ve stratejisini buna göre ayarlayan AK Parti, Meclis'teki tüm partilerin üye vereceği anayasal seçim hükümetinin kurulmasına meydan bırakmadan, seçimlere parlamantonun erken seçim kararıyla ve kendisinin oluşturacağı azınlık hükümeti formülüyle gitmek istiyor.
AK Parti'nin bu açıdan doğal olarak güveneceği parti MHP'dir. Bu siyasi parti azınlık hükümeti konusunda daha önce olumsuz bir tutum almışsa da, anayasal seçim hükümetine her siyasi partinin üye verecek olması, yani HDP'li milletvekillerinin bakanlık yapacak olması, MHP'nin bu partiye yaklaşımı açısından sorun üretecektir.