Beşiktaş Belediye Başkanı yolsuzluk iddiasıyla tutuklandı.
Soru ve sorun şu: Otoriterliğin ayyuka çıktığı, adliyenin siyasi iktidarın baskı manivelası haline geldiği, kanunlar ve kuralların siyasi rakipleri tasfiye etmek için keyfi şekilde kullanıldığı bir ülkede neye inanmak gerekir.
Örneğin Beşiktaş ve Esenyurt’ta yönelik olan gerçekten bir yolsuzluk soruşturması mıdır?
Yoksa herhangi bir usulsüzlük, bulunan bir açık vesile edilerek yapılan muhalefete hedef alan siyasi bir hamle mi? CHP’nin tek varoluş alanı yerel yönetimlerin, özellikle İstanbul belediyelerinin karalanma faaliyeti mi?
Kaldı ki ülkemizde ikili durumlar da pek çoktur.
17-25 Aralık 2013 hadiselerini hatırlayalım. Bir yanda Fethullahçı birimlerin kalkıştığı bir iç darbe girişimi vardı. “Cemaat” savaş ilan ettiği hükümete karşı, yıllardır yasa dışı yollarla biriktirdiği dosyalar, yaptıkları takip, dinlemeler ve bunların el altından kamuoyuna taşınması üzerinden, başbakanın yakın çevresini gözaltına almaya, hükümeti çökertmeye çalışıyordu. Emniyette taraflar birbirine silah çekecek noktaya bile...