Mayıs ayının ikinci yarısı, malum, tayin edici bir siyasi
takvime sahip.
İlk sırada dokunulmazlıklar meselesi var.
Bugün TBMM genel kurulunda dokunulmazlıkların kaldırılması için 1.
Tur oylama yapılacak. Kesin sonucu verecek 2. tur ise Perşembe
günü. AK Parti ve MHP'nin bu konuda tavrının ne olacağı ortada. İş,
özellikle ikinci turda, “CHP milletvekilleri nasıl davranır”
sorusunun somut yanıtıyla netleşecek. Referandum gerektirmeyen
anayasa değişikliği, bu siyasi partinin de diğerleriyle hareket
etmesini gerektiriyor. Her ne kadar, komisyonda CHP, MHP ve AK
Parti'yle birlikte davranmış olsa da, Perşembe gününü beklemekte
fayda var.
Şüphe yok ki, dokunulmazlıkların üç partinin ittifakıyla
referandumsuz kalkması ile referanduma sunulması arasında anlam ve
sonuç farklılıkları bulunuyor. Değil mi ki, muhtemel bir
referandumda topluma siyasi bir konudaki tercihi değil, aynı
zamanda evrensel değer ve mutabakatlarla garanti altına aldığı
haklarla ilgili eğilimi sorulacak.
Dokunulmazlıkların kaldırılacak mıdır? Bu nasıl bir siyasi
gerginlik üretecektir?
Daha sonra adli süreçler milletvekillerine ilişkin gözaltı,
tutuklama gibi kararlara yol açacak mıdır? Konu referanduma
giderse, dokunulmazlıkları kaldırma oylaması ortaya nasıl bir
toplumsal kutuplaşma çıkaracaktır? Bunun demokratik düzen ve Kürt
sorunu açısından sonuçları neler olacaktır?
Bunlar hayati sorulardır.
İkinci sırada AK Parti kongresi var.
Cumhurbaşkanının, AK Parti'nin başına ve başbakanlığa kimi tercih
edeceği, temayül yoklamalarından nasıl bir ismin çıkacağı doğal
olarak yanıt aranan soru.