Nürnberg’de Dr. Herman Heller ile beş yıl komşuluk yaptık, bana Almanca öğretti ve Hıristiyanlığı anlattı, ben de ona İslamiyeti anlattım, Türkçe öğretmeye çalıştım. Beş yılın sonunda Müslüman oldu. Bu süreçte birlikte Raina Maria Rilke, Wolfgang Goethe, Fredrick Schiller’i okuduk. Zebur’u Almanca olarak etüt ettik.
İlk tanıştığımız yıllarda.. Bir akşam doktor bizde misafirdi, abdest almak için kollarımı sıvamaya başladım, akşam namazı kılacaktım, hem misafirle ilgileniyor hem de abdest için hazırlık yapıyordum. Kollarımı sıvadığımı görünce Dr. Heller merakla sordu:
-Ali Bey neden kollarını sıvıyorsun?
-Abdest alacağım.
-Abdest nedir?
Anlattım.
Kaç defa yapıyorsunuz bunu?
-Beş, her namazdan önce…
-Bunu size kim öğretti?
-Hz. Muhammed Aleyhisselam, peygamberimiz.
Derin bir iç çekti, mavi gözlerini tavanda gezdirdi ve sonra bana çevirdi.
-Peygamber olduğu abdesti öğretmesinden belli. Ali Bey ben doktorum. Tıpta hijyen çok önemli. Mikroplar kirli ve pis ortamlarda çoğalır. Hastalıklardan korunmak için temizlik şart. Hz. Muhammed’in (sav) yaptığını ben yapamam. Almanlara temizliğin önemini anlatsam onlar da beni ciddiye alsalar, hepsi almaz ya, haftada en fazla iki defa duş aldırabilirim, iki kere el-ayak, kol yıkatabilirim. Beş defa yaptıramam. Muhammed (sav) suyun kıt olduğu bir coğrafyada yaşadı, insanlara günde beş defa nasıl abdest aldırmış? Helal olsun, bu bile onun peygamber olduğunu göstermeye yeter.
Dr. Herman Heller ile beş yıl boyunca akşamları sohbet ettik, dini ve edebi metinlerin yanı sıra konu geldikçe Kur’an’dan pasajlar okuduk, beş yılın sonunda Müslüman oldu, öldükten sonra amel defteri kapanmasın diye Çorum’un Sungurlu kazası Beşkız köyünde bir çeşme yaptırdı.
Hz. Muhammed (sav) cahil, kaba, vahşi, yol kesen, soygun yapan, puta tapan bir topluma öğretmen olarak geldi. Kısa süre öğretmenlik yaptı, toplumu A’dan Z’ye değiştirdi.
Puta tapan insanları tek Allah’a inandırdı.
Cahil insanlara Kur’an öğretti, bilgili ve bilge insanlara dönüştürdü.