Hava buz gibi soğuk, karla karışık yağmur atıştırıyor; rüzgâr kılıç gibi, elimi, yüzümü kesiyor. Sabahın alacakaranlığı, saat 6.30. Evden çıktım, o muhteşem İstanbul Hava Limanına gideceğim ve 9.15 uçağına yetişeceğim. 1980’li yıllarda öğretmenlik yaptığım Suşehri yolcusuyum. Dava ve gayret adamı Abdullah Akbaş’ın davetlisiyim.
Milletimizin temiz evlatlarına ümit vermek, rehberlik etmek, tecrübe paylaşmak ve “biz adam oluruz, yeniden büyük bir medeniyet kurabiliriz” şuuru ilham etmek istiyoruz. Anadolu, bağrında Asım’ın nesli yetiştirmek ve İslam medeniyetini yeniden kurmak azim ve kararında nice yiğitler barındırıyor.
Uçakta ümit zekâsını kâşifi Muharrem Demir’in İÇİMİZDE UMUT VAR isimli kitabını okumaya başladım. Heyecan fırtınası bir kitap, baştan sona ümit dolu. Yer yer şiirimsi bir üslûp kullanıyor eğitimci Muharrem Demir. Şu satırlara bayıldım:
“Bir çocuk gibi büyür içimizde umutlarımız. Bir çiçek gibi açar, sağanak yağmurlar...