Son günlerin tartışılan ismi Yılmaz Güney’i, bir de yapımcısı Abdurrahman Keskiner’den dinlemek istedim. Çünkü, Güney’in genel vekaletname verdiği Keskiner, sanatçıya yıllarca muhasebeci, şoför, prodüktör, yapımcı, sırdaş ve yoldaşlık yapan ‘kara kutusu’ydu... Güney’in, “Apo, beni onunla evlendir” dediği, eşi Fatoş Güney yanlarından ayrıldığı bir anda, “Nebahat (Çehre) ne yapıyor?” diye sorup, “Benim için ona sahip çık” diyecek kadar güvendiği biri o. Yakında çıkacak anı kitabında Yılmaz Güney’in hiç yayınlanmamış 22 mektubuna yer veren Keskiner’i, ‘Magazin Noteri’nin canlı yayınında ağırladım.Murathan Mungan’ın sanatçı için yazdıklarına Farah Zeynep Abdullah’tan gelen itirazla başlayan ve “Yılmaz Güney, Kürt diye taşlanıyor”a evrilen tartışmayı sorduğum Keskiner, ilginç bir gerçeği ilk kez açıkladı. Keskiner, sanatçının Fransa’ya gittikten sonra ‘Kürtçü’ olduğunu söyledi ve Cannes’da bir anısını şöyle anlattı:“1965-1971 arası beraberdik, o dönemde Yılmaz Güney’in hiç Kürtçülük mevzusu yoktu. 1982’de Cannes Film Festivali’nde Yılmaz’ın ‘Yol’ filminin gösterileceğini öğrendim. Galasına gittim. Filmdeki haritada Kürdistan yazısı vardı. Ertesi gün Yılmaz’la film standında buluştuk....