Millî Gazete’deki yazı hayatım 1991 yılından beri kesintisiz
sürüyor. Bu zaman sürecinde başlangıçtan bugüne yönümüzü ve
bakışımızı hiç değiştirmedik. Zamanın dalgalarına kapılmadık. Neyi
düşündüysek onu yazdık. Kimi durumları zihnimizin arka planında
tutmamaya gayret gösterdik.
Gazetedeki yazı hayatıma 1991 I. Irak işgalinden bir feveran ve
yakarışla başladı. Emperyalizmin doğrudan içimize girip savaşması,
Irak’ı işgali çok şeyin ötesinde idi. Bunu o zaman sezdik ve
şiddetle karşı çıktık. Genel olarak Müslümanların İslâmî
duyarlılığı olanlar tepkilerini ortaya koydular. Dönemin
yöneticileri ise bu tepkilere aldırış etmediler. Dönemin Başbakanı
Turgut Özal’ın pragmatist yaklaşımı şu cümlesinde belirginleşti.
“Bir koyup beş alacağız” demişti. Bu, şu anlama geliyordu. Amerika
buraya girecek, bunun önüne geçemeyeceğiz ama en azından bu masada
payımıza ne düşer, ondan mahrum olmayalım. İşin özeti buydu. Fakat
ne yazık ki, sonuç hiç de öyle olmadı. İç çatışmalardan ve savaştan
kaçan Kürt kardeşlerimiz Türkiye’ye toplu gelişleri Türkiye
açısından bir maliyet oluşturdu. Elbette onlar korunacaktı. Ama
yerinde bırakılarak, emperyalizmin tuzağına düşülmeden olabilirdi.
Olmadı. Türkiye, o zamandan beri “Irak’ın toprak bütünlüğü”nden dem
vurup duruyor. Gelinen şu durumda artık bunun bir anlamının ve
karşılığının olmadığı anlaşılıyor.