Yazının başlığını şöyle koymak daha mı yerinde olurdu? Siyaset insan tüketiyor. Bu aslında her iki durumu da karşılıyor. İnsan değeri ortamıyla oluşur. Ortam insanı ya yüceltir ya da yerin dibine batırır. Düşünce sahih, samimi ve özgür ortamlarda gelişir. Ya da baskı altındaki toplumlar ve kesimler başka bir şeye zaman bulamadıklarında düşünmeye zaman bulurlar. En azından dönemin sorunları üzerine kafa yorarlar.
Siyaset çarkı çok hızlı, baş döndürücü. Günübirlik bir hayat tarzı. Ânlık ya da. Ân neyi gerektiriyorsa öyle davranılıyor. Büyük sorunları bulunan toplumların bütün dertleri önemli. Hepsi de dert ve insanla ilgili. Çıkarı ile de doğrudan ilgili. Bir toplumu yönetenler toplum genelini, koşullarını, durumlarını önceleme gibi bir durumları olmuyor. Günü kurtarma ya da kendilerini sıkıntıya sokmama. Bu, nefsi bir durum.
Günümüz siyasilerin ömürleri kısadır. Dönemin koşulları nereye kadar götürüyorsa oraya kadar gidilir. Sonuçta bu insan tekinin ömrüyle de sınırlı. Türkiye’deki siyasal partiler milleti temsil eden düşüncelere dayanmadıklarından yönetenlerin ömürleriyle ömürleri sınırlı. Geçmiş zamandan şimdiye bakıldığında siyasal hareketlerin düşünce temelli olmayışı sonlarını getirmiş bulunuyor. Dönemin güçlüleri güçleri var olduğu sürece vardırlar, onlar siyasal hayattan çekilince her şey bitiyor.