ABD, Türk ekonomisini daha önce de baltalıyordu. Ama bunu kapalı kapılar ardında gizli kapaklı yapıyordu. Bu sefer eski FBI başkanı James Comey’in ifadesi ile “Kendine kayıtsız şartsız sadakat isteyen mafya babası gibi biri” olan Donald Trump, Türk ekonomisini açıktan hedef alınca, ABD’ye çok az bile olsa haklılık payı tanıyanlar bile ABD’nin Türkiye’ye nasıl bir savaş açtığını gördüler. Üstelik 17 – 25 Aralık ve 15 Temmuz’da olduğu gibi yönetimi değil, doğrudan Türk halkının cebini hedef alıyorlardı. Donald Trump’ın attığı twit yenilir yutulur cinsten değildi: “TL güçlü dolarımıza karşı çok hızlı bir şekilde aşağı gidiyor. Alüminyum vergisi %20, çelik % 50 olacak. Türkiye ile ilişkilerimiz şu an iyi değil…” Dünya ticaretinin kurallarını alt üst eden bu kasıtlı harekete, ABD’yi karşılarına alma pahasına başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok devleti karşı çıktı.
Osmanlı Devleti, 600 yıl boyunca yönettiği üç kıtaya adaletle hükmetmişti. ABD ise dolar kamçısını almış eline, kendisine kayıtsız şartsız itaat etmeyene şaklatıp duruyor. Ne hak, ne hukuk, ne adalet umurunda bile değil… Varsa yoksa güç ve silah… Her şeyi kaba kuvvetle çözmeye çalışıyor. Irak’ta ve Suriye’de onu yaptı, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyıp büyükelçiliğini üç dinin bu kutsal başkentine taşıyarak katliamlara sebep oldu…
***
Peki ABD nasıl hizaya getirilecek? Tehdit ve küskünlükle değil, kendi anladıkları ve uyguladıkları yöntemlerle… Sadece Türkiye’ye karşı değil, tüm dünyaya karşı açtıkları ticaret savaşı dönüp kendi üretici ve tüccarlarını vurmaya başlayınca…
Dolar saldırısının dozunun artırılması, Türkiye’de üçüncü nükleer santralin Çin ile birlikte yapılacağının açıklamasından sonra oldu. Perde arkasındaki diplomatik pazarlıklar da netice vermeyince açık açık saldırıya geçtiler. Saldırmaya da devam edecekler. Biz, nükleer santral yapmak istediğimizde onun teknolojisini de almak istiyoruz. ABD ise buna asla yanaşmıyor, yaparsa anahtar teslim yapıyor ve kontörünü de kendisi üstleniyor. Üstelik son teknoloji ile değil, eski teknoloji ele yapıp, bunu da yeni teknoloji fiyatına kakalamaya çalışıyor. Türkiye’ye verdikleri tüm silah ve diğer savunma sistemlerinde de böyle… Öyle olunca da ABD ile anlaşamıyoruz. Bir ara Çin’den füze alacağımızı açıklamıştık. Batı ne yaptı etti, onu engelledi. Ama Rusya’dan S – 400 almamızı engelleyemedi. Şimdi nükleer santral konusunda da aynı şeyi yapıyorlar.
Dünyanın en büyük nükleer santral kapasitesine sahip iki ülkesi Fransa ve ABD’dir. Bunlar bizim sözde müttefikimiz üstelik. Ama biz santrallerimizi Rusya, Japonya ve Çin ile birlikte yapıyoruz.