Ne zaman, “TSK’ya FETÖ’cülerin sızmasında asli kusur, Kemalistlerdedir” desem..
Hakaretlerin bini bir para olacak şekilde saldırıyorlar, ha saldırıyorlar..
Ne zaman, “Bakmayın siz Ergenekon’cuların, Balyoz’cuların beraat ettiklerine.. Yargıtay süreci devam ediyor.. Henüz beraatler kesinleşmedi.. Kaldı ki mahkeme kararındaki beraatten daha önemlisi, kamu vicdanında beraat etmektir” desem..
Hepsi birlik olup, sakalımdan girip, soyadımdan çıkıyorlar..
Oysa..
Güzel güzel konuşamıyor muyuz?
Ben bir iddiada bulunuyor isem..
Muhataplarımın da, “Hayır, dediğin doğru değil.. Şunu atlıyorsun.. Bunu gözlerden kaçırıyorsun” demesi gerekmez mi?
Onlar bu üslubu tercih etmeseler de..
Biz yine kendilerine, güzel güzel soralım..
“Şu an FETÖ sanığı olarak cezaevlerinde bulunan tüm askerleri bir kenara bırakalım.. Sadece generalleri esas alalım.. Cezaevindeki generallerin yarbaylıktan, albaylıktan generalliğe yükselmelerinde kimlerin imzası var?”
Durun, hemen hakarete başlamayın..
Gerekirse, YAŞ toplantılarını yıl yıl çıkartır, o isimlerin hepsinin hangi komutanların imzası ile generalliği yükseltildiklerini buluruz..
Ha İlker Başbuğ olmuş..
Ha Işık Koşaner olmuş..
Ha Necdet Özel olmuş..
Çok bir şey farketmiyor..
Tek başına genelkurmay başkanları yetkili değil..
Diğer kuvvet komutanlarını da buraya alalım..