Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz, “İdam cezası getirilmesi halinde Türkiye ile müzakereler durdurulur” der demez..
Sandılar ki, hemen anında..
Türkiye tarafında bir panik yaşanacak..
“Müzakereleri nasıl durdurursunuz, biz yıllardır bu günleri bekliyorduk”diye soracağız.
Onlar da hemen, birazcık havuç gösterecekler..
“Yok canım, müzakereleri tümü ile durdurmayacağız. Geçici olarak durduracağız” diyecekler.
Biz de, “Ha öyle mi! Geçici de olsa, hiç durdurmasanız daha iyi olurdu ama. Buna da şükür hani..” diyeceğiz..
Avrupa’nın 50 yıldır yürüttükleri ahlaksız politikayı, AK Parti iktidarının 14. yılında da, aynı ezilmişlikle sineye çekeceğiz..
“Aynı tas aynı hamam” usûlü, Avrupa’nın efelenmesine, eyvallah edeceğiz..
Böyle sandılar ama..
Dışişleri Bakanı önceki gün, Schulz’a hakettiği cevabı verdi.
“Elinden ne geliyorsa arkasına koymasın.”
İlk defa afalladılar..
Şoka girdiler..
“Ne oluyor ya?” diye Türkiye’deki ajanlarına sordular..
Araya aracılar sokup, “Aman ağam.. Yaman paşam. Biz ettik, siz etmeyin”diyerek özürler dilenecek, “Yanlış anladınız” denilerek tornistan edilecek diye beklerlerken...
Dışişleri Bakanı’nın cevabına şaşırdılar ama..
Eski şımarıklıklarının etkisi ile...
Yine kuyruğu dik tutmaya çalışıp..
Dün itibari ile, “Türkiye’nin durumunun görüşüleceği” açıklaması yaptılar..
Aslında Dışişleri Bakanı’nın açıklaması ile, “mesaj”ı almalıydılar.
Mevlüt Çavuşoğlu’nun, kendi insiyatifi ile..
Bireysel bir cevap mahiyetinde böyle bir rest çekmeyeceğini düşünmeliydiler..
Düşünemediler.
Türkiye’ye soktukları ajanları vasıtası ile.
Tehditleri sürdürdüler:
“İşler kötüye gidiyor.. Avrupa Birliği ile yollarımız ayrılabilir.. Bu çok tehlikeli!”