Bir kıyas yapacağım.
Bir yanda 84 milyonluk Türkiye’yi yönetenler var..
Sadece Türkiye halkını değil, bir de Suriye’den gelen 5 milyon nüfusu yönetenler var..
Etrafımızı saran çakallarla didişirken..
Bir de iç siyasette küçük hesaplar peşinde koşan ve bu yolda yeri geldiğinde Ameria ile yeri geldiğinde Almanya, yeri geldiğinde Rusya ile işbirliği yapan iç muhalefet ile mücadele eden siyasi iktidar var..
Milli Eğitiminden, Sağlık Bakanlığına kadar.
Hemen her alanda devasa hizmetlere imza atan, hemen her gün onlarca açılış ile Türkiye’yi ayağa kaldırmaya çalışan bir yönetim var..
Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, Marmaray’ı, Osmangazi Köprüsü’nü bitirmeden, Çanakkale Köprüsü’nün hazırlığını yapan ve tahmin edilen sürenin de öncesinde bitirilmesini sağlayan bir iktidar var..
Türkiye’nin bu dev adımlarını hazmedemeyen ABD’si, Fransa’sı, Almanya’sı ile üzerimize çullanan akbabalar sürüsüne “Dünya 5’ten büyüktür” diye tekrar tekrar haykıran Türkiye’nin dik duruşlu yöneticileri var..
Bir de..
Kurulduğu tarihten bu yana, sürekli muhalefet yapan.
Mahalli seçimlerde, büyükşehirlerde aday bile gösteremeyip, CHP’li adayları destekleyen ve kadro paylaşımı üzerinden siyaset yürüten..
İttifak kurduğu partilerle bile birçok konuda anlaşamayan, Suriye’ye asker göndermede farklı, HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasında farklı, eşcinsel evliliklere izin verme konusunda farklı, PKK’lılara yönelik süreçte farklı açıklamaları ve kararları ile meşhur, Millet İttifakı’nın bileşenlerinden İyi Parti var..
İktidarın onlarca bakanı, bakan yardımcıları, sorumluluğu sırtına yüklenen onlarca, yüzlerce genel müdürü var.
Hemen her dakika, bir icraatı var..
Mahallenizdeki engelli Ahmet abiden, sokağınızın başındaki emekli Hakkı amcaya kadar herkese dokunan, maaşından vergisine, evinde kullandığı elektriğin tarifesinden, doğal gazının KDV miktarına kadar her şeyini en iyi şekilde organize etmeye çalışan AK Parti iktidarı var..