“Başörtü” der demez..
“Türban” kelimesinin daha ilk hecesini söylerken..
Hemen çıkışıyorlar..
“Hâlâ orada mısınız?”
İnsanlar da sanıyorlar ki..
Başörtü yasağı tümü ile kalktı..
Yasakçılar tümü ile tasfiye edildi..
Başörtü yasağının kalkmasını isteyenler, bu uğurda mücadele verenler, kamunun her bir yerinde el üstünde tutuluyorlar..
Hiç alakası yok..
Başörtülüler hâlâ ikinci sınıf vatandaş gibi görülüyor..
Başörtüsüne yasağı eleştirenler, hâlâ cezalandırılıyor..
Başörtü hâlâ suç aleti gibi görülüyor..
•
Tabii ki bu tespiti yaparken, “28 Şubat süreciyle bire bir aynıyız” deme noktasında olmamız mümkün değil..
Tabii ki çok büyük mesafeler katedildiğinin farkındayım..
Üniversitelerde başörtü artık serbest.
Ama “düşük not verme” uygulaması, çaktırmadan “tahkir etme”, takdire dayalı konularda, tercih hakkını “olumsuz kullanma” şeklinde ayrımcı uygulamalar birçok yerde sürüyor..
Dolayısıyla her şey güllük gülistanlık değil..
En azından şunu söyleyelim: Belli çevrelerin kafasında, bu yasak hâlâ savunuluyor..
Bu yasağı tekrar uygulamaya koymak için, fırsat kollanıyor..
Bugünkü gazetemizde haberini okuyacağınız, bir minibüste saldırıya uğrayan başörtülü kızımızın durumu bunun bir örneği..
Bu saldırıya karşı, medyanın ayaklanmayıp, cılız itirazlarla işin geçiştirilmek istenmesi, medyanın nasıl bir çelişki içinde olduğunu gösteren daha da vahim bir örnek..