Muhalefette olmak güzel iş..
At atabildiğin kadar..
“İktidara gelirsem, bırakın zam yapmayı, tüm hizmetleri ucuzlatacağım” de..
“Türkiye’nin zenginliği, sadece tasarruf ile, boşverin vergileri artırmayı, insanlarımıza fazladan para dağıtmaya bile imkan verir” diye, işkembeden salla..
“İsrafı önledik mi, EYT’lilerin tamamının taleplerini karşılar hale geliriz” de..
Salla sallayabildiğin kadar.
Ama neyse ki..
Ülke yönetimi tek bir seçimle değil.
Merkezi yönetim ayrı..
Mahalli belediyeler ayrı seçimle belirleniyor.
Böylece..
Mahalli seçimde oy kullanırken, merkezi yönetimde seçtiklerimizin yerine düşündüğümüz rakipleri..
Merkezi yönetimde de, mahalli seçimlerde oy verilenlerin yerine düşünülen rakipleri test edebiliyoruz..
İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da CHP, belediye başkanlıklarını kazanmasaydı..
Milletin nerede ise yarısı, AK Parti iktidarı ile gözünü açıp, AK Parti iktidarı ile hep yaşadığı için..
Bir arayış içinde olacak..
Ve..
“Acaba CHP ülkeyi daha iyi mi yönetir” diyebilecekti.
Hatta, “Köprüyü geçene kadar, ayıya ‘Dayı’ deme” kıssasındaki gibi..
CHP yönetiminin, halka şirinlik için sarfettiği sözlere aldanıp..
“Acaba merkezi yönetimde de, bir denesek mi” diyeceklerdi.
Gerçekten de..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, şu sözlerini dinledikten sonra..
Saf değilseniz..
Sadece bu hafta yıldönümlerini gazetemizin “Tarihte Bugün” köşesinde okuduğumuzu için hatırladığımız CHP şirretliklerini unutmadı isek..
Kanabiliriz..
Evet, üzerinde yeterince duramadık..
Önceki gün, Refah Partisi’nin kapatılmasının yıldönümü idi..
Türkiye’de seçimlerde birinci olmuş siyasi parti..
Bir avuç CHP kafalının ayak oyunları ile kapatıldı.
Başbakanlık yapmış Necmettin Erbakan, siyasetten 5 yıl yasaklandı.
Şimdi kalkmışlar, “Helalleşme” diyorlar.