Biliyorum, köşe yazarı sıfatı ile ne yazsam, dikkat çekmeyecek..
Karşı mahalleyi bırakın, kendi mahallemizdeki insanlar bile, “Aaaa, neler olmuş da bizim haberimiz yokmuş” demeyecek..
İfşa ettiğim bilgiler 5 milyon, 10 milyon izlenme almayacak..
O zaman diyorum..
Acaba ben de mafya babası mı olsam?..
Birkaç suç işleyip..
Sonra çaktırmadan yurtdışına kaçsam..
Yurtdışında da, “Beni kullanacak kimler var” diye oraya buraya yanaşsam..
“Daha önce Türkiye ile ihtilaflarında kuyruk acısı olan, suçüstü olup da intikam ateşi ile yanan kim var” diye orada burada bir dolaşsam..
Sonra bir tanesini bulup, oranın en lüks otelinde ağırlanmam karşılığında..
Onların sözlerine güven olmaz ama..
“Kısa günün kârı” diye düşünerek..
Birkaç ay içinde, işbirliği yaptığım o kuyruk acısı taşıyanlar tarafından ortadan kaldırılmayı da göze alarak..
İfşaata başlasam..
“Kemo.. Kemoo.. Naber Kemoo?” diye giriş yapıp..
Sonra devam etsem..