AK Parti’nin ilk yılları idi..
Doğan medyası görevi gereği saldırganlığını yapıyor..
Biz de kendimizce dindar gördüğümüz insanlara destek çıkmaya çalışıyorduk.
Başbakanlık Müsteşarlığındaki Ömer Dinçer’e, Hürriyet’in yaptığı belaltı saldırılara karşı..
Kuyruk acısının nereden kaynaklandığını deşifre eden haberlerimizle, bir değişik bakış açısı vermeye çalışıyorduk.
Hürriyet bu..
Kendisi hakkında “Kral çıplak” deşifresi yapılmasına izin verir mi?
Dava üstüne dava..
Biz de koş babam koş..
Şimdi geldiğimiz noktada..
Bakıyoruz da..
Dün, belki kendisinin haberi bile olmadan.. Ölümüne savunduğumuz Ömer Dinçer’in, bugün savrulduğu noktada..
Sorasım geliyor, “Boşuna mı yorulmuşuz” diye..
Nedir beni bu soruya yönelten?
Bir süredir Habertürk’teki yazılarında, inceden inceye siyasi iktidara dokundurmalar yapıyor da..
Sonuncusu hepten desteksiz, hepten belaltı idi..
Konu, PKK terörüne destek çıkan sözde akademisyenlerin ağırlıklı olarak bulunduğu ihraç listesine Ömer Bey’in itirazları..
Buyrun, Ömer Bey’in itirazını birlikte okuyalım:
“Edward Said Lübnan’da iken, Golan Tepeleri’ni ziyareti sırasında eline küçük bir taş alarak İsrail’e doğru atmış ve ‘İsrail hükümetinin Filistinlilere yaptığı zulmü’ kınamıştı. Bunun üzerine ABD’de ders verdiği üniversitede Yahudi lobisi ayağa kalmış, öğrenci dernekleri Said’in görevine son verilmesini talep etmişti. Öğrencilerin protestoları, Yahudilerin öfkesi dinmiyordu. Sonunda, kendisi de bir Yahudi olan üniversite rektörü, ‘Bizim üniversitemizde hiçbir öğretim üyesi bizden farklı düşünüyor diye görevden uzaklaştırılamaz’ diyerek bir üniversiteye ve özgür bilime yakışan bir tavır koymuştu.”