Darbeci generalleri gösterip, “Niye bize yardım etmiyorsunuz” dediler.
Haklı oldukları noktalarda, kabul edilemez gördüğümüz konularda, terörün tüm acımasızlığına rağmen, riske de girerek, teröristlere destek veriyor suçlamasına muhatap olmayı da göze alarak, aslında haklı taleplere destek de verdik..
“Oğlu tutuklu olan anne, Kürtçeden başka dil bilmediği için, cezaevindeki oğlu ile sadece yüz yüze bakabiliyor. Konuşamıyor bile” dediler.
“Böyle bir şey olamaz. İngiliz anne, cezaevindeki oğlu ile İngilizce konuşabiliyorsa, Kürt anne de Kürtçe konuşmalı, konuşabilmeli” dedik..
Yakın tarihte de olsa..
Bu vicdansız yasak, ulusalcılara rağmen, darbeci generallere rağmen, Kemalist kafaya rağmen kalktı..
Kürt siyasetçiler, öğrenci andına itiraz ettiler.
Hem nasıl itiraz!
“Ben ‘Türküm’ demeye mecbur muyum? Ben Türk değilim, ama doğruyum, çalışkanım” dediler. Posta koydular..
Birileri bizim kıvırdığımızı söyleyebilirler..
“Türk’ten kasıt üst kimliktir. Irkın ismi değildir.. Çalışkan iseniz, doğru iseniz, Türk kelimesine takılmayın.. Kürt de doğru ise, çalışkan ise sorun yok” dedik.
Zamanı geldi, o öğrenci andı da AK Parti sayesinde kaldırıldı..