CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün grup toplantısında konuşuyor..
“İstanbul’da Suudi konsolosluğunda bir cinayet işlendi. Ses kaydı alındı, bütün dünyaya servis edildi, cinayetin burada olduğu belli. Suudiler ‘Davayı bize devredin’ dediler. Erdoğan, ‘Bunlar insanları enayi zannediyorlar’ dedi. Bunu Suudi yöneticilerine söyledi. ‘Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için, bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir.’ Doğru mu doğru. Destek verdik mi? verdik.”
Ne kadar rahat, ne kadar tereddütsüz yalan söylüyor, görüyor musunuz..
Sanırsınız ki..
Delillerin toplanması aşamasında, Tayyip Erdoğan’ın dik duruşunu desteklemişler, “Evet, Türkiye bu delilleri toplamalı. Suud’un isteğine kesinlikle olumlu cevap vermemeli” diye bir destek açıklaması yapmış gibi, şimdi kahramanlık taslıyor..
Hayır, o tarihde, “Herkesle kötü idik. Şimdi bir de Suud ile mi kötü oluyoruz” diye itiraz ettiler..
Dünyanın tamamı Suud’lu yöneticilerin de içinde olduğu cinayetin üstünü örtmek için çaba sarfederken, Türkiye vahşetin üzerine gitti..
Delilleri topladı..
Arşivledi, dosya haline getirdi, davayı açtı..
Ama geldiğiniz noktada, uluslararası çakallar sisteminin, aranan katiller için çıkarılan yakalama kararlarını infaz etmemesi sebebi ile dava kilitlendi..