Kaderde ne varsa o gerçekleşiyor..
Bakmayın siz, “Çok profesyonel bir cinayet” yorumlarına.
“Katil çok soğukkanlı idi” nitelemelerine..
Rus büyükelçinin vurulma anı ve öncesini izlediğimizde..
Saldırıyı gerçekleştiren FETÖ’cünün, defalarca elini ceketinin içine götürdüğünü görüyoruz.
O sergi açılışında, resmi korumayı bırakın..
Sergiye misafir olarak da gelmiş olsa, sezgisi güçlü bir güvenlikçibulunsaydı..
Suikastçının tedirgin hareketlerinden şüphelenirdi.
Ama kader işte..
Dünyaya hükmetmeye kalkan süper devletlerden birisi, çok önemli bir başkentteki büyükelçisinin, tek başına oraya buraya gitmesine seyirci kalıyor..
Büyükelçi, kendisi hiçbir güvenlik önlemi almıyor.
Büyükelçinin yakınındakiler, sergi açılışı sırasında, koruma gibi kendisini gösteren birisinin, büyükelçinin arkasında durmasına “Bizim korumamız yok, bu adam da kim?” diye sorarak müdahale etme ihtiyacı hissetmiyor.
Çankaya Belediyesi sergi düzenliyor ama, açılış sırasında sahnedeki kişilerin kim olduğundan bile habersiz olduğuna göre, dört dörtlük bir acemiliğe imza atıyor..
Ve sonuçta..
Vahim bir cinayet, göstere göstere gerçekleşiyor..
Bize de, “Kaderde ne varsa o olur” demek düşüyor..
Böylece, “15 Temmuz darbe girişiminden bizim istihbaratımız habersizmiş ama.. Rus istihbaratı, bizim ülkemizdeki darbe hazırlığından haber almış ve tam da o günlerde Türk Rus ilişkilerinin normalleşme adımları atıldığından, hemen Türk yetkililere bilgi vermiş” efsanelerinin de (Aydınlık’çı arkadaşlar bu efsaneleri kulaklarımıza hayli yüksek sesle üfürüyorlardı), ne kadar hikaye olduğunu görmüş oluyoruz.
Rus istihbaratı, o kadar başarılı ise, en azından büyükelçisine “Kritik günlerden geçiyoruz. Biraz dikkat edin” şeklinde genel bir uyarı yapsaydı..
Belki bu suikast bu kadar rahat işlenemezdi.
Bire bir cinayetin istihbaratını almak, genel bir uyarının çok ötesinde bir iş..