İsteyen, istediği sıfatı yüklesin..
İsteyen “Tarafsız ol.. Yandaş olma” desin..
İsteyen, “Bu kadar karşıtlık yapma” desin..
Çok kesin ve çok net söylüyorum..
Özellikle Ahmet Davutoğlu için söylüyorum..
Ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da sitem ederek söylüyorum..
“Ahmet Davutoğlu gerçekten, Kılıçdaroğlu’nun eski yıllarda tanımladığı şekilde, ‘En çapsız dışişleri bakanı’ imiş.”
Dahasını söylemeyeyim..
Konuyu şahsi tartışmaya dönüştürmeyelim..
Ve Davutoğlu’nu, bu sıfatı sırtından atabilmesi için, tek savunma imkanını kendisine hatırlatayım:
“Erdoğan’ın bana altın tepsi içinde sunduğu başbakanlık makamını, ben kendi alın terimle kazandığımı sandım. O makamdan ayrılmak zorunda kaldığımda, gözlerimi hırs bürüdü.. Şu an söylediğim akılsız-mantıksız değerlendirmelerin, kurduğum cümlelerin tamamındaki saçmalıklar, aslında benim aklımın ürünü değil, hırsımın ürünü.”
Evet, Davutoğlu’nun ancak şu açıklamayı yapması halinde, kariyerinin, bilimsel unvanının, daha önce bulunduğu görevlerdeki tüm yaptıklarının sorgulanması önlenebilir:
“Ben kendimde değilim. Söylemlerime bakmayın. Bende mantık aramayın. Bende akıl aramayın.. Hırsım, beni bu rezil duruma düşürdü!”
Bu kadar net tanımlama yapmama sebep olan konu şu:
Altılı masanın son toplantısının akabinde, Ahmet Davutoğlu açıklama yaptı:
“Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak.”