Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, 85 milyonluk Türkiye’nin üzerinde oynanmak istenen karanlık oyunları bertaraf edeceği Suudi Arabistan gezisini takip etmek üzere kendisine eşlik eden gazeteciler, “Buralara geldik. Bir de umre yapalım” demişler..
Bilmeyenler için belirtelim..
Umre, farz ibadetlerden değil..
Hac, farzdır..
İslam’da ibadetler öğretilirken, “Bedeni ibadetler, mali ibadetler ve hem beden hem mal ile yapılan ibadetler” ayrımı yapılır..
Çocukların ibadetlerin özelliklerini daha iyi kavramaları sağlanmak istenir..
Hac ibadeti hem mal, hem de beden ile yapılan bir ibadettir. Zengin olanlar için, farzdır.
Zengin olan bir gazeteci, hac dönemine de denk geldiği takdirde “Hazır buraya gelmişiz, üzerime farz olan hac ibadetimi de yapayım” der ve eğer masrafları da kendi cebinden ödemediği halde (Cumhurbaşkanı ile yurtdışı gezilere katılanlar, masrafların büyük çoğunluğunu kendileri/medya organları yapıyorlar.) Allah’a karşı uyanıklık yapmaya kalkarsa..
“Haccı aradan çıkardık” derse..
Orda bir sorun vardır..
Ama, zaten farz olmayan umre ibadetini, yapmadığı takdirde bir sorumluluğu olmadığı halde, masrafların büyük çoğunluğunu da kendisi karşıladığı halde, birilerinin sırf din karşıtlıklarını dillendirmek için yaptıkları, “Oh oh.. Devlet imkanları ile umre yaptılar” diye takdim edilmesi karşısında, “Kime neyi anlatacağız” diyerek, sözlerimiz boğazımızda düğümlendi, bir şey demedik, diyemedik..
Oysa biz biliyoruz ki, AK Parti öncesindeki yılların cumhurbaşkanları ile..
Başbakanları ile..
Yurtdışı seyahate gidenler..
Bırakın masraflarını kendileri ödemeyi..
Gittikleri ülkelerde uğradıkları pavyonların, barların, genelevlerin parasını bile devlete ödetiyorlardı..