Abdurrahman Dilipak ağabeyin, bir yıl önce yazdığı İstanbul Sözleşmesi’ni eleştirdiği yazısını biliyorsunuz.
Anayasa Mahkemesi kararlarında vardır.
Yargıtay’ın onlarca yıllık içtihadlarında yer alır..
AİHM içtihadlarında bile ayrıntıları ile anlatılır:
“Bir yazının değerlendirmesi yapılırken, bütünü dikkate alınır. Bir kelimeye takılınmaz. Bir cümleden hareketle, hüküm verilmez.”
Hatta, yargı içtihadlarına, aktardığım kadar net olarak geçmemiş olsa da, doktrinde kabul gören daha uç görüşler bile vardır..
“Tek bir yazının bütünlüğünü de geçin. Yazarın daha önceki yazıları, olaya bakış açısı, olayları yorumlayış şekli, amacı, herhangi bir şahsi menfaat gözetip gözetmediği”nin dahi, dikkate alınması gerektiğini hatırlatan ufuk açıcı görüşler bile vardır..
Abdurrahman Dilipak ağabeyin, “AK Parti içinde, partiyi ele geçirmek isteyen, aslında AK Parti’nin temel felsefesine sahip olmayan akepeliler var” demesi, bunları eleştirmesi, hangi AK Partiliyi üzer, incitir?
Üzmemesi, incitmemesi gerekir.
50 yıldır, bu tabana bilgelik yapan bir düşünce adamının sözlerinden, hiçbir AK Partilinin üzülmemesi, incinmemesi gerekir..