İsteyen, istediğini söylesin.
Allah’ın kudreti karşısında insanoğlu aciz.. İnsanoğlu güçsüz.
Tabii ki tedbir almalıyız.. Tabii ki; inşaatları kurallara, teknik zorunluluklara uygun yapmalıyız.
Böylece yaşayabileceğimiz olumsuzlukları asgariye indirmeye gayret etmeliyiz..
Bu konuları siyaset dışında tutmalıyız..
Deprem için, “siyaset üstü bir sorun” derken bile, tam da depremi siyasetin malzemesi haline getirmek isteyenlere prim vermemeliyiz..
“Toplanma alanlarımız imara açıldı” deyip, İBB’ye başkan seçildikten sonra, “Toplanma alanları”na bir tane ekleme yapamayanların söylemlerine itibar etmemeliyiz.
“Her yer beton, her yer beton” deyip, kentsel dönüşümlere karşı çıkanlara eyvallah etmemeliyiz..
Bu çerçevede; Kahramanmaraş’ta, Diyarbakır’da, Gaziantep’te, Adıyaman’da, Adana’da, Hatay’da yıkılan ve özellikle de ölüm yaşanan binalara bakıyoruz.
Hemen hepsinde ölümlerin çoğu, 1999 öncesinde yapılan binalarda..
Deprem ile ilgili inşaat kurallarının yeniden dizayn edilmesinden önce yapılmış binalar, daha sıkıntılı.. Yeni binalar, daha güvenli.. Hem yeni teknolojiye göre yapıldığı için, hem yıpranmadığı için, hem de daha sıkı denetimler altında yapıldığı için.
Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek var mı?
Yapılacak iş belli..
1999 öncesinde yapılan belki % 5, % 10 yapıyı; çok sağlam iseler elde tutup, diğerlerinin tamamını yıkıp, büyük bir kentsel dönüşüm atılımını başlatmak..