Bir yandan Karadeniz’deki doğalgazı çıkartma noktasında son aşamaya geldi iseniz..
Diğer yandan Akdeniz’deki doğalgaz araştırmalarında, ABD’nin, AB’nin posta koymalarına, Yunanistan üzerinden tehditlerine boyun eğmeyip, “Hakkımızdır, söke söke alırız” dik duruşunu gösteriyorsanız..
AK Parti iktidarına alternatif gibi gösterilen 6’lı masanın partileri bile, ABD ve AB’ın talimatları çerçevesinde “Akdeniz’de maceracı söylem” ifadeleri ile, mevcutta yapılanları hakkımız değilmiş gibi göstermeye kalkıştığı dönemde, “Kimseye eyvallah etmeyiz. Bir gece ansızın gelebiliriz” söylemini dünyaya haykırıyorsanız..
Rusya’nın Ukrayna’ya savaş ilan ettiği bir dönemde, iki devlet ile birden eşit mesafede durma titizliğini hayata geçirip, tahıl koridoru açılmasını sağlıyor, dünyanın ezilmiş ülkelerinin açlık ile imtihanında ellerinden tutuyorsanız..
40 yıllık terörün sonunu getirmek üzere, sınır ötesinde yaptığınız operasyonlara hız verip, nokta koymak üzere atacağınız nihai adım öncesinde, “Kimyasal silah kullanıyor” iftiralarına maruz kalacak kadar, karşınızdakileri kızdırdı iseniz..
Emperyalist devletlerin, bir yandan PKK eliyle, bir yandan DAEŞ eliyle, sizi ortak hedef seçerek saldırılarını organize ettikleri bir süreçte isek..
Esed’i devirmek için yola çıkan ABD, “Esed’den sonra, dindar bir yönetim Suriye’de işbaşına gelebilir” endişesi ile, ilk hedefinden vazgeçip, şimdi Türkiye’yi göçmen sorunu ile başbaşa bırakmış iken.. Türkiye, “Göçmen sorununu nasıl çözeriz” ekseninde nokta atışlar yapmaya başladı ise..
FETÖ tasfiye edilmeden önce, hemen her hafta güvenlik güçlerimize yönelik saldırılar ile, sivil insanların bulunduğu ortamlardaki saldırılar ile, birbirini takip eden ihanetlerin faillleri, Suriye’den, Irak’tan, hatta ABD’den alınıp getirilip, mahkeme önünde hepsinin hesabı sorulmaya başlanmış ise..
Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için, terörist bir saldırı yapılması, muhtemeldi..
Buna yönelik haberler de, emniyet tarafından yapılıyordu..
Hatta öyle ki..