“Gezi eylemleri sivil bir direniştir” diyorlar..
“Anayasal bir hak çerçevesinde yapılan gösteridir” diyorlar..
“Barışçıl bir eylemdir” diyorlar..
10’dan fazla sivil insanın öldüğünü söylemiyorlar..
2 polis memurunun öldüğünü, bir savcının şehid edildiğini söylemiyorlar..
Bu ülkenin başbakanın ölmüş annesine, küfürler edildiğini, Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ni kepçe ile basmak üzere yola çıkıldığını söylemiyorlar..
Polis araçlarının, hatta itfaiye araçlarının, hatta hatta ambulansların nasıl pert edildiğini.. Belediye otobüslerinin kullanılmaz hale getirildiğini söylemiyorlar..
Dolmabahçe Camii içine kapıyı kırarak nasıl girdiklerini, camide 4 gün namaz kılınamadığını söylemiyorlar..
Ve daha yüzlerce söylenmeyen gerçekler..
Birer ikişer, günyüzüne çıkmaya başlıyor..
Olayın üzerinden 9 yıl geçmiş..
Dışişleri Bakanı’nın, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay 2. Başkanı ile birlikte, Suriye olaylarını değerlendirdikleri görüşmenin ses kaydı bile, tahrif edilmiş şekli ile sosyal medyada yayınlandı da..
MİT tır’ları ile Suriye’de Türkmenlere yollanan ilaçların altında silah var mıydı yok muydu tartışmaları bile, çarpıtma bilgiler eşliğinde gazete manşetlerinde yer aldı da..
Başbakan’ın şu medya yetkilisi ile bu medya yöneticisi ile yaptığı telefon görüşmeleri bile, önü-arkası kesilerek çarpıtılarak sosyal medyada, hatta CHP’nin grup toplantısında insanları dinletildi de..
Bir şeyi daha yeni öğreniyoruz..
9 yıl sonra, yeni duyuyoruz..