Olayların gidiş istikametine göre tavır değiştiren sol-kemalist cenah ile karşı karşıyayız..
Olayların akışı içinde, eğer kendilerini “karşı çıkılamaz” bir güç olarak görüyorlarsa.. Anlık, saatlik, günlük veriler o yönde ise..
“Hayat tarzımıza dokundurtmayız” modunda karşınıza geçiyorlar..
İçkide böyle.. Kıyafette böyle.. Kızlı-erkekli evlerde, ilişkilerde böyle..
Örneğin içki özelindeki tartışmada..
“Sokakta rezalet çıkarmayın, gidin evinizde zıkkımlanın. Günahı da sizin boynunuza” dediğimizde..
Kendilerini güçlü gördükleri bir konjonktür var ise, “İçeceğiz, evde de, parkta da, sokakta da içeceğiz. Hayat tarzımıza dokundurtmayız” diyorlar..
Eğer o söylemde güçlerini kaybetmişler, toplumsal tepki alacaklarını fark etmişler ise..
Seslerini kısıp, geri vitese takıyorlar..
Başörtü özelindeki tartışmada.
“Başörtü takanlar, cumhuriyet düşmanıdır. Tabii ki izin vermeyeceğiz” dediklerinde..
Yıllarca bu söylemi ısrarla savunduklarında..
Kendilerini güçlü görüyorlardı..
Bu söylemden küçücük bir taviz vermiyorlardı.
Söylemleri gittikçe kan kaybedip, sonunda başörtünün bir hak olduğu söylemi topluma hakim olunca..
“Başörtü yasağını biz kaldırdık” ile başladılar, “helalleşelim” ile bitirdiler..