O kadar içimizi yakmışlarsa da.
O kadar nefretimize sebep olmuşlarsa da..
28 Şubat darbecilerinin, 70’li yaşlardan sonra cezaevine girmelerini, bir yandan “hukukun gereği” olması açısından doğru bulur iken.
Diğer taraftan da..
“Bu yaşta insanların cezaevine konulması ne derece doğru?” diye düşünmüyor değiliz.
Peki..
O darbecileri o yıllarda sürekli tahrik edenler..
Darbecilere, “aslan komutan” diye şakşakçılık yapanlar..
“Kahraman general, cumhuriyet düşmanlarına hadlerini bildirdi” diye, yalakalık yapanlar..
“Laikliğin yürekli koruyucuları generallerimiz” pohpohlamaları ile şişirme operasyonlarına imza atanlar..
Darbecilere müebbet hapis cezası verilince..
Eski yol arkadaşlıklarının hatırına..
İki satır yazı bile kaleme almadılar..
Ezilen.
Hakları ellerinden alınan..
Horlanan.
Her gün tahkir edilen..
Hemen her gün kapısına DGM davetiyesi getirilen bizler bile..
“70 yaşından sonra, bu insanlara cezaevi yolunun gözükmesini biraz düşünmeliyiz. Cezaları kesinleşen bu darbecilere, ‘özür dileme, hellallik isteme’ sonrasında, cumhurbaşkanı affını konuşabilmeliyiz” derken..
28 Şubat döneminde darbecilere gaz verenlerin hiçbirisinden, tek satır bir yazı göremedim..