Şu Atatürk istismarcılarını anlamak gerçekten imkansız..
Bir gün söylediklerini, ertesi günü inkar edercesine, bambaşka bir söyleme geçiyorlar..
Bir gün “Cumhuriyet ile kul olmaktan kurtulduk, yurttaş olduk” diyorlar..
Ertesi günü, hem de “kişileri kul olmaktan kurtarıp(!), birey haline getirdiğini iddia ettikleri Mustafa Kemal’in vefat ettiği saatte” hayatı durduruyorlar..
Bunu bir yorum olarak söylemiyoruz..
Onlar, bir gün öncesinden, “Yarın saat 9.05’te hayat duracak” diyerek, kendileri ilan ediyorlar..
Hem nasıl duracak..
Arabalar.. Ambulansı dahil.. İtfaiyesi dahil.. Bir katili yakalamak üzere yola çıkan polis aracı dahil..
Hepsi duracak..
Birey olma lütfuna mazhar olan insanlar, isteseler de istemeseler de..
9.05’te, ayağa kalkacaklar..
Çünkü, “kul olmak”tan kurtuldular..
“Birey oldu”lar..
Peki kul olduklarında, böyle bir tören var mıydı?
Herhangi bir devlet büyüğünün veya din büyüğünün ölüm saatinde, hayat duracak, arabalar hareket etmeyecek, yürüyen insanlar hareketsiz kalıp, sirenlerin bitimini bekleyecek..
Böyle bir zorunluluk, daha önce herhangi bir devlet büyüğü veya din büyüğü için gerçekleştiriliyor muydu?
Hayır..
O zaman “Kul olmaktan çıkıp, birey nasıl olduk” söyler misiniz?
“Ümmet olmaktan çıkıp, yurttaş olduk” diyenler cevaplasın.
Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Hz. Peygamber’in vefat saatinde böyle bir tören yapılmıyor..
Bizde de yapılmıyor.
Diğer Müslüman ülkelerde de yapılmıyor..
Ama “yurttaş olma” seviyesine yükseldiğimizi iddia ettiğimiz bugünkü dönemde..
M. Kemal’in kendisinin herhangi bir vasiyetinde ye almayan, ölümünün hemen sorasındaki ilk yıllarda da karşılaşmadığımız törenlerle, hiçbir toplumda görülmemiş anmalar düzenleniyor..
Bunları açık açık konuşmamız, tartışmamız gerekmez mi?
M. Kemal’in bakış açısında bile, Osmanlı’yı toptan karalama söz konusu olmadığı halde..
Bugün bazı kesimlerin, Osmanlı düşmanlığını Atatürkçülük adı altıda sergilemelerini nereye oturtacağız?
Çelişkiler öylesine fütursuz ve öylesine cesur ki..
Mantığı alıp götürüyor.
Dünkü Atatürkçü gazetelerden birisinde, adını da vereyim; yurtdışında kaçak yaşayan Burak Akbay’ın sahibi olduğu Sözcü gazetesinde..
Son sayfada bir haber: