Şubat 2015’te yayınlanmış..
“13. Halkevleri Eğitim Hakkı Raporu” şeklindeki takdim ve..
“Eğitimde Gerici Uygulamalar” başlığı ile..
Dikkat ediniz..
Yıl 2015..
Yani AK Parti iktidarının 13. yılındayız..
Ve 10 yaşındaki çocukların eline verilen AK Parti karşıtı afişlerle yapılan yürüyüşün fotoğrafları eşliğinde bir rapor hazırlanıyor..
O raporla, küçücük çocukları istismar eden Halkevi yöneticilerinden hesap sorulamıyor..
O raporu hazırlayan Halkevleri’ne sadece Akit karşı çıkıyor..
Akit de, 2018 Türkiyesi’nde, AK Parti iktidarı döneminde..
Yargının AK Parti’nin eline geçtiği iddia edilen bir dönemde..
Mahkûm ediliyor..
Tabii ki şunu demiyorum: “Madem iktidarda AK Parti var. Akit tüm davaları kazanmalı.”
Hayır, bu iddiada değilim..
Haksız bir nitelemesi var ise..
Akit de mahkûm edilmeli..
Kimse kendisini yargıdan muaf hissetmemeli..
Ama buyrun..
Böyle bir haberden de, mahkûm olursak..
“Yargıda solakların hakimiyeti sona ermiş” diyebilir miyiz?.
Birlikte karar verelim..
Mahkûmiyet kararı verilen haberde ne demişiz?
“Raporda okulların din öğrenme yeri olmadığı ve okullarda mescitler açılmasının eğitimin bir gereği olmadığı öne sürülüyor. Bunun yanında dinî eğitimin verilmesinden de rahatsızlık duyulduğu ortaya konuluyor.”
Bu gerekçeyi sunduktan sonra, başlığı atmışız:
“Bunlar din düşmanı!”
Şimdi söyler misiniz..
Okulda mescide karşı çıkan..
“Din dersi kaldırılmalı” diyen Halkevleri..
“Okullarda din dersi veriliyor” olmasını “gericilik” olarak niteleyenler..
“Halk istediği için, imam hatip okullarının sayısının artırılması”nı, “karanlık” olarak niteleyenler..
“Din düşmanı” nitelemesinden niye rahatsız oluyor?
Niye mahkemeye koşuyor?
Haydi onlar koştular..
Mahkeme hakimi Medine Topuz hanımefendi niye “Akit hakaret etmiştir” kararını veriyor?
¥
Hakime hanıma soralım..
“Halkevleri üyeleri ‘Okulda mescit açmak gericiliktir’ diyerek dindar insanlara hakaret ettiğinde onlara ne diyelim? Siz söyleyin, biz onu söyleyelim?”
Veya.. Yine soralım hakime hanıma..
“AKP bir yandan eğitim alanına dönük piyasacı politikalarını sürdürürken özellikle bu eğitim-öğretim yılında eğitimin gericileştirilmesine dönük önemli adımlar attı. İmam hatiplerin artırılmasına dönük uygulamalar, din derslerinin artırılması, eğitimin bütün içeriğinin dinselleştirilmesi gibi adımlar bu yılın en önemli gündemleri oldu” diyen Halkevleri’ne, yani imam hatip okulu açmayı, din derslerinin artırılmasını eğitimin içeriğinin dinselleştirilmesini gericilik olarak tanımlayan, yani hakaret eden Halkevcilere ne demeliyiz?
Rapordan alıntılayalım:
“8 Şubat’ta Alevi örgütleri ve Eğitim Sen’in çağrısıyla binlerce insan ‘Bilimsel ve Laik eğitim için’ meydanda olacak.”
Bir mezhebin adı ile insanları sokağa davet edenlere, ne demeliydik?
Yine rapordan alıntılıyorum:
“Eğitimde karanlığa karşı Türkiye sokakta – 24 Eylül 2014.. Eğitim emekçileri AKP’nin gerici ve yanlı eğitim sistemini protesto etmek için ülke genelinde iş bırakma eylemi yaptı. Alevi yurttaşlar da zorunlu din dersine karşı çocuklarını okula göndermedi.”
Bir mezhepten insanları da işin içine katarak, bir siyasi partiye karşı halkı tahrik eden bu Halkevleri’ne, ne demeliydik?
Dahası var..
Bu da rapordan bir alıntı:
“Çocuğa türban’a karşı kadınlardan eylem – 27 Eylül 2014.. Halkevci Kadınlar Kadıköy Boğa Heykeli önünde toplandı. ‘Lisede evlilik, çocuklara türban gericiliği, kadın düşmanı kuşatmayı durduracağız’ yazılı pankart açan kadınlar Bahariye Caddesi’nden İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne doğru yürüyüşe başladı. Kadınlar yol boyunca ‘AKP elini bedenimden çek’, ‘AKP’den hesabı kadınlar soracak’ ve ‘AKP sussun kadınlar konuşsun’ sloganları attı. Yürüyüş sırasında çevredeki kadınlar da göstericilere alkışlarla destek verdi.”
Bu kadar siyasetin içine giren ve AK Parti düşmanlığı yapan bir sözde derneğin Allah’ın emri olan başörtüye karşı giriştiği bu mücadele ortadayken, bunlara biz ne demeliydik?
Bir akıl sahibi çıksın söylesin.. Ne demeliydik?
Din dersine karşı çıkıyorlar.
İmam hatip liselerine karşı çıkıyorlar.
Çocukların okulda namaz kılmasına karşı çıkıyorlar.
Öğretmenlerin okulda namaz kılmasına karşı çıkıyorlar.
Cuma namazında çocukların camiye gitmesine karşı çıkıyorlar..
İsteyen öğrencilerin başlarını örtmelerine karşı çıkıyorlar..
Eeee?
Bunlar İslam’a karşı çıkmış olmuyorlar mı?
Veya tersinden soralım..
İslam’a karşı çıkmaları için, daha ne yapmaları gerekiyor?
“Başörtü yasak olsun” demek, İslam’a karşı çıkmak değil de nedir?
Dikkat edin..
Kendi çocuklarına, kimse başörtü taktırmıyor..
Bizim çocuklarımıza, kendi istedikleri takdirde.. Başörtü kullanma özgürlüğü tanınmasını istiyoruz.
Buna bile karşı çıkıyorlar..
“Başörtü serbestliği, gericiliktir” diyorlar..
Biz bu söylem için, “Din düşmanlığı” dediğimizde de..
Gidip mahkemeden, tazminat talebinde bulunuyorlar.
Hem de hangi mahkemeden?
Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasında kaldığı ileri sürülen hakimlerden birisinden..
Erdoğan’a “Gerici” diyor..
Erdoğan’ın eşinin, kızlarının başındaki örtüye “Gericilik nişanesi” diyor..
Sonra..
O Tayyip Erdoğan’ın başkan olduğu ülkede mahkemeden tazminat kazanıyor..
Nasıl bir ülke burası?
Nasıl bir yargı bu?
Sonra da konuşuyoruz: “Brunson davasında şöyle oldu da.. Böyle oldu..”
Boşver kardeşim Brunson davasını..
Tayyip Erdoğan’ın eşine laf edenler..
Bu ülkede yargı tarafından bile el üstünde tutuluyorlar..
Ne diyorsunuz, neyi savunuyorsunuz, hangi çağı yaşıyorsunuz siz?