Kemal Kılıçdaroğlu’ndan samimiyet isterken, önce ben kendim samimi olarak bir tespitte bulunayım..
Benim tahminim, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, soyut sözler eşliğinde, “Helalleşme” konusunu sürdüreceği idi..
Hiçbir zaman, 28 Şubat mağdurlarına sözü getirmeyecek, ikna odalarından bahsetmeyecek, başörtü yasağının bir zulüm olduğunu belirtmeyecek, imam hatiplere uygulanan katsayı zulmünün adını anmayacak, Madımak’ta kendi partisinin bakanı Seyfi Oktay’ın kurduğu tezgah ile halen cezaevinde olan mağdurları anmayacak; durumu idare edip, kendi laikçi tabanını da kızdırmadan, seçime kadar işi genel anlatımlarla götürecekti..
Doğrusunu söylemem gerekir ki, Kemal Bey beni yanılttı..
Dün ilk defa, helalleşme konusunda köşeli bir söz sarfetti.
“28 Şubat’çıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz, ikna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz” diyerek, ikna odalarının mimarı Nur Serter’i milletvekili yapmasından bahsetmeden, zulmü tescillemiş oldu.
Şahsen ben, buna bile razıyım.
Açıkça söylemese bile..
İkna odalarının zulüm olduğunu kabul etsin..