AK Parti, mahalli yönetimleri ile merkezi yönetimi ile 20 yıldır iktidarda.
Seçmen sandığa gittiğinde, mahalli olarak da, merkezi yönetim olarak da, itiraz ettiği konular varsa, tepkisini koyup, oyunu esirgiyor..
Böyle bir konjonktürde, mahalli idarelerin üstlenmesi gereken bazı hizmetlere, merkezi idarenin katkı sunması belki çok tartışılmayabilir..
İstanbul’un trafik sorunu, aynı zamanda merkezi idarenin de sorunu.. “İstanbul’un trafik sorununu çözmek için, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü merkezi idare olarak yapıyoruz” denildiğinde..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Yok yapma, trafik sorunu devam etsin” deme lüksü, olmasa gerek..
Nitekim, mahalli idare ve merkezi idarenin ikisi de AK Parti’de olduğundan, hiçbir tartışma yaşanmadan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü de yapıldı, Avrasya Tüneli de yapıldı, Marmaray da yapıldı..
İstanbul için yapıldı..
İstanbullular için, merkezi idare tarafından, AK Parti iktidarı tarafından yapıldı..
Ancak bu köprü ve tüneller, yap işlet devret modeli ile yapıldığı için, henüz merkezi yönetime bir geliri yok.. Garanti ödemesi kapsamında zaman zaman para çıkışı var..
Yine İstanbul trafiğinin çözümü için, İBB Başkanlığı AK Parti’de olduğu dönemde de, bugün de..
Yeri gelmiş merkezi idare metro yapımını üstlenmiş, yeri gelmiş, mahalli idare bazı lokasyonlarda metroyu yapmış..
Karşılıklı dayanışma ve Türkiye için çalışma iradesinde, ayrı tüzel kişilikler de olsa, ayrı bütçeleri, ayrı gelir ve gider kaynakları da olsa..
“Türkiye için çalışıyoruz” denildiğinde..
“Ayrımız gayrımız yok” denilip, birlikte ortak hedefe kilitlenildiği halde..
Şimdi geldiğimiz süreçte..
İstanbul, Ankara, Adana Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının CHP’ye geçmesi ve bu da sorun değil..