Önceki gün Konya’da bir doktorumuzu daha kaybettik..
Katilin bahanesi olarak iddia ediliyor ki, annesi anjiyo olmuş da..
Sonra vefat etmiş de..
Vefatın müsebbibi olarak doktoru görüyormuş da..
Onun için doktoru öldürmüş, ardından da intihar etmiş..
Neresinden bakarsanız bakın, vicdansızca işlenmiş bir cinayet..
Mantıksız bir saldırı..
Dram içinde dram..
Böyle bir olay karşısında, hem doktorlar için güvenlik önlemlerinin artırılması adına adımlar atılmalı..
Ki, hemen belirtelim, bu cinayeti önlemede güvenlik önlemlerinin herhangi bir faydası olması mümkün değildi. Çünkü katil de, bir güvenlik görevlisi idi..
Ama güvenlik önlemlerinin yanı sıra, doktorların hasta yakınları ile gereksiz görüşmeleri yerine, daha profesyonel bilgilendirme metodlarının devreye alınması gerekir..
Bunun yanı sıra, kader bilincinin, tüm insanlarımıza tekrar tekrar anlatılması da gerekir..
Bunlara ilaveten yine de, tedavide bir kusur şüphesi var ise, bunun çözüm yerinin mahkeme olacağının herkese kabul ettirilmesi gerekir..
Hele hele, mesleği tıp olmayan kişilerin kendi kafalarında kurdukları şüpheler eşliğinde, insanların sağlığına kavuşmasını hedefleyen doktorlara zarar vermeye kalkışmaları, asla affedilmemeli.
Bu konularda hemfikiriz..
Peki ayrıştığımız nokta ne?