“Bize en ağır hakaretlerde de bulunsalar, memleket meselesi varsa, ben Hz. Mevlana’nın torunuyum, kimseye ‘Git’ demem. Kimseye önyargılı bakmaksızın, görüşürüz” diyor, Ahmet Davutoğlu..
Çok değil, hemen aynı gün, “Cumhur ittifakı içinde olmam” diyor.
Hani önyargılı değildin?
Kimseye “Git” demezdin?..
Kimsenin bir şey anlamadığı, belki kendisinin de anlamadığı “Stratejik Derinlik” kitabının yazarı olarak, felsefi konuşmalara soyunuyor:
“Üç tür ilişki tasavvur ediyoruz. Sistematik bir şekilde. Diyalog, işbirliği, ittifak... Bu üçü ayrı şeyler.”
Girdiği kirli ittifakı, 28 Şubat’çı zalimlere koltuk değnekliğini meşrulaştırmak için felsefi izahlar yapıyor..
“İşbirliği ilkeseldir. Parlamenter sistem ilkesel olarak bu 6 partinin anlaştığı konudur. 6 parti bu konuda mutabakat halinde” diyor..
Soruyoruz,
Tısss..
Binde 1’lik partileri bile o işbirliğine alıyorsunuz da..
Yüzde 10’luk HDP’yi niye kabul etmiyorsunuz?
Tısss..
“İttifak farklı bir şey. Bir seçimle ilgili kader birliği yapmaktır. Parlamenter sistem ile ilgili işbirliği bir ittifak asla değil.”
Bu ülke yıllarca parlamenter sistem ile yönetilmedi mi?