Empati yapmaya çalışıyorum.
Bu kadar akademisyen imza attığına göre..
“Belki bizim de, içinden alacağımız bazı şeyler vardır” düşüncesi ile..
Tekrar tekrar okuyorum.
Bildiriden bir şeyler alma yerine.. Her okuyuşum, kızgınlığımı daha da artırıyor..
Bir türlü kabullenemiyorum.
Bir yandan, hâlâ bölgeden gelen asker ve polislerin şehadet haberleri..
Bir yandan da, o şehitlere ve şehitlerin silah arkadaşlarına yapılan isnatlar.. İftiralar.. Hakaretler..
Lafı hiç eğip bükmeyelim.
Akademisyenlerin isnatları..
Direkt şehit askerlerimize.. Şehit polislerimizedir..
Onlarla birlikte, halen bölgede görev yapan, şehitlerin silah arkadaşlarınadır.
Buyrun, bildiriden alıntılayarak soralım, imzaladıkları metni anladıklarını sanan akademisyenlere:
“Yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak..”
Kim saldırıyor?
Topu çevirmenin alemi yok..
Soyut kavramlara müracaat etmenin lüzumu yok..
Göğüs göğüse çarpışan ve bir kısmı da şehit olan askerlerimize söyleniyor, polislerimize söyleniyor, bu sözler..
Yani..