Temmuz 2018 sonu idi..
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence açıklama yapıyordu:
“Pastör Andrew Brunson serbest kalana kadar Türkiye’ye yaptırım uygulamaya hazırız!”
Ağustos 2018’in ilk haftasında, Türk heyeti ABD’ye gitti..
Diplomatik nezaket ile uzaktan yakından alakası olmayan açık bir tehdit ile karşılaştı:
“Yarın saat 18:00’e kadar Brunson’u bırakın.”
Günlerden Salı idi..
Demek ki, 8 Ağustos 2018 saat 18.00’e kadar Brunson’u bıraktık, bıraktık..
Yoksa..
Halimiz haraptı..
Dışardaki hainleri boşverin..
İçimizdeki hainler bile bayram ettiler..
“Tayyip Erdoğan şimdi işte, diz çökecek” dediler..
Çarşamba geldi.. Geçti..
Diğer Çarşamba geldi, geçti..
Çarşamba’lar geldi geçti..
Brunson’ın hukuki durumunda bir değişiklik olmadı..
Peki tehditte durum ne idi?
Mesela “Halimizin harap olması..”
“Yandık bittik kül olduk” muhabbetinde nerede idik?..
Bir numaralar çevirdiler ama..
Sonuçta diz çöken falan yok..
Ve geldik..
Bugün 11 Ekim..
Yarın 12 Ekim..
Brunson yeniden hakim önüne çıkacak..
Belki tahliye olacak, belki olmayacak..
Her iki ihtimalde de..
ABD’nin karizması çizildi..
Tehdidi işe yaramadı..
Türkiye dik durdu..
Ama içimizdeki hainler, ABD yalakalığına devam ettiler..
Bundan sonra da devam edeceklerinin işaretini verdiler..
Yarın itibari ile..
Casus Brunson’un ev hapsinden çıkıp, tamamen tahliyesi yönünde karar verilecek mi, verilmeyecek mi göreceğiz.
Tahliye kararı çıksa bile..
Yurtdışı yasağı konulacağı için..
Şundan emin olabilirsiniz..
Bu sefer de, “Brunson hakkında yurtdışı yasağı kalkmalı mı, kalkmamalı mı?”tartışması başlatılacaktır..
Yani önümüzdeki bir ayı da..
Brunson’un yurtdışı yasağı ile geçireceğiz..
Adamların bir tane casusunu almışız, yargılıyoruz..
Hemen tüm gündemimizi onunla dolduruyorlar..
Sadece adamın sahipleri değil..
İçimizdeki hainlerin de gündemi tümü ile bu..
Duruşma günün verip, “Düğüm çözülecek” diyorlar..
12 Ekim aşağı..
12 Ekim yukarı.
Vee.. Geldi işte 12 Ekim..
Ne olacak ise, 12 Ekim’de..
Karizma çizilmiş bir defa..
Tehdit yapılmış..
“Çarşamba 18.00’e kadar tahliye kararı çıktı, çıktı.. Yoksa” denilmiş..
Türkiye’nin muz cumhuriyeti olmadığı ispatlanmış.
“Zırtoo” denilip, tahliye yönündeki talep, hakimin elinin tersi ile itilmiş..
İçimizdeki hainler, bitmiş davanın hâlâ hesabını yapıyorlar: “12 Ekim’de tahliye kararı çıkabilir!”
O dava bitti, hain arkadaşlar..
O dava, 8 Ağustos saat 18.00’de bitti.. Bitmiş davayı, artık takip etmeyin.. Komik duruma düşmeyin..
Yarın tekrar duruşması olacak olsa bile..
O dava bitti.
ABD kaybetti.
İçimizdeki solcu geçinen ABD’liler kaybetti..
Türkiye kazandı..
Ezilmek istenen dünyanın mazlumları kazandı..
Bundan sonar Brunson tahliye olsa ne olur..
Olmasa ne olur..
Alın, başınıza çalın Brunson’u..
•
Bu vesile ile..
Türkiye, içindeki sahte solcuları tanımış oldu..
Hanilerini tanımış oldu..
Elin papazına sahip çıkanları tanımış oldu.
Ne kadar önemli ise, bu adam..
Brunson ismi ekseninde, 12 Ekim’i yüz binlerce defa tekrar edenler..
Hem de bu ülkenin vatandaşı olanlar..
Bu ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içen “12 Ekim”ciler..
Amerika Birleşik Devletleri’nin bize iade etmesi gerekirken 4 yıldır ayak sürttüğü Fetullah Gülen için ne yaptılar?
Türkiye’yi, Türk yargısını baskı altına almak için, “12 Ekim” deyip, 12 Ekim işitenler..
Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi için.. ABD’yi buna zorlamak için..
Son bir ay içinde..
Veya son 6 ay içinde..
Kaç tekrar yaptılar?
Brunson için bir ayda 100 tane haber yapanlar..
Gülen’in iade dosyası için, bir ayda kaç haber yaptılar?
Rahip casus Brunson için bir günde yaptıkları haber ve yazdıkları köşe yazısı sayısını toplayalım..
Fetullah Gülen’in iadesi için bir ayda yaptıkları toplam bütün haber ve köşe yazıları ile karşılaştıralım..
Gülen’deki haber sayısı, Brunson’un yanına bile yaklaşamaz..
Niye?
İçimizdeki hainler de, Brunson’un avukatı çıktılar da, onun için..
Sonra da karşımıza dikilip, “Kim Amerikancı.. Biz miyiz” diye soruyorlar.
Bakın CHP milletvekillerine..
Hemen hepsi, ağız birliği etmişçesine, “Rahip Brunson niye tahliye edilmiyor”diye soruyor...
Bir tanesi ABD Büyükelçiliği’nin önüne gidip, “Fetullah Gülen niye Türkiye’ye iade edilmiyor” diye soruyor mu?
Sormuyor..
Üstelik, kendi iddialarına göre, yıllardır Fetullah Gülen’in gerçek yüzünü deşifre ettiklerini, ama siyasi iktidarı kendilerine inandıramadıklarını söyledikleri halde..
Bu durumda; CHP’nin ABD karşıtı olduğunu, kim söyleyebilir ki?
Bir de üstelik..
ABD’deki Gülen’in iadesi için bir çaba sarfetmez iken..
İşi sulandırmak için, “İstemediniz bile” algısı oluştururken..
Türkiye’de yargılanan, elin papazının sözde hakkını savunuyorlar ise..
Tam evlere şenlik bir tablo oluşuyor..
Bize de, bu içimizdeki hainlere “Yuh” demek düşüyor..