“İstanbul Sözleşmesi eşcinselliği meşrulaştırıyor” dediğimizde, Tayyip Erdoğan düşmanları (Saadet Partisi hariç, onu biraz sonra masaya yatıracağız) kıyameti kopartıyor..
“İstanbul Sözleşmesi ile eşcinselliğin ne alakası var” diyorlar..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesinin iptalinin istendiği davalardan bazıları dün Danıştay’da görülmeye devam edildi..
Davacılardan birisi İyi Parti.. İyi Parti’nin genel Başkanı çakma ülkücü Meral Akşener..
O gidememiş, duruşmaya..
Yerine İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel’i yollamış.
Daha iki hafta önce kadına yönelik şiddetin cezalarının artırıldığından haberi olmayan Ünzile hanım.
Kendisi ile aynı dosyada, aynı talebi dile getiren eşcinsel savunucularına bakıp “Ben ne yapıyorum, kendime geleyim” sorgulaması yapmadan..
“Sözleşmeden çıkılma kararı şiddet faillerine cesaret vermiştir” sözleri ile, eşcinsellerin talebine katılmış..
Sadece eşcinsellerin mi- Komünist, ateist ne kadar örgüt ve parti varsa..
Onların da talepleri aynı..
Milliyetçi ve ülkücü geçinen İyi Parti’nin de talebi aynı..
“İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülsün”
Merak ediyorsunuzdur, eşcinsel destekçilerinin İstanbul sözleşmesi ile bağlantısı nedir, diye..
Dünkü duruşmaya katılanlardan, somut bağlantıyı ispatlayayım.
Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı ve LGBTİ Komisyonu’ndan Banu Tuna ile başlayalım..
Banu hanım (Bilmiyorum, kendisine hanım dediğim için kızar mı?), “Danıştay’da bugün: Kadın ve LGBTİ gazeteciler, erkek şiddeti haberi yazmaktan bıktı” paylaşımı ile boy göstermiş..
“Türkiye Gazeteciler Sendikası, Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu olarak, cinsiyet ve cinsel yönelim temelli şiddete maruz bırakılan herkesin ve yaşam hakkımızın güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyoruz” ile eşcinsellerin İstanbul Sözleşmesi’ni savunduklarını ispatlamış..
Ardından TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun avukatı Ülkü Şahin de, ilişkiyi tescillemiş: “Değerli kadın ve LGBTİ+’lar… Bugün şiddete uğrayan kadın ve LGBTİ+’lar olarak can güvenliğimiz olan İstanbul Sözleşmesi için burada bulunuyoruz” demiş..
“Şiddete uğrayan kadın” veya “şiddete uğrayan erkek” dediğinizde.. Tüm insanları zaten kastetmiş oluyorsunuz.
Ama bunların derdi eşcinselliği meşrulaştırmak. “Kadın var, erkek var bir de eşcinseller var” dayatması yapmak..
Onun içindir ki, amaç “şiddete karşı çıkmak” değil..
Eşcinselliği meşrulaştırmak..
Çakma ülkücü Meral’le aynı safta yer alan başka eşcinsel destekçileri kimler?
Türkiye İşçi Partisi.. Onlar da, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan sözleşmenin fesih girişimine karşı” sözleri ile konuşmaya başlayıp, derdin şiddet değil, eşcinsellik olduğunu deklare etmiş..